Rüsumat No:4 Gemisi Hikayesi ; Milli Mücadele yıllarında Ordu Sahilinde batırıldıktan sonra tekrar yüzdürülen Ordu Halkının kahramanları ile ilgilidir.
Milli Mücadele yıllarında, Ordu halkı silah ve cephane yüklü bir geminin, kıyıdan 80-100 kulaç açıkta, kendi kendini batırdıktan sonra, tekrar yüzdürüldüğünü görmüştür. Bu o güne kadar hiçbir kıyı şehir ve kasabası limanında rastlanmayan bir olay olduğu için, yıllarca Orduluların hatırasında, bütün canlılığı ile yaşamaya devam etmiştir.
“Rüsumat No:4 .,” İsmindeki geminin bu hikâyesini, Ordu Tarihi ve 50. Yılda Ordu Şehri adlı kitabımızdan aynen alarak, neşrediyoruz:
Rüsumat 4 No., Adlı gemi, İstiklal Savaşı’nın en zor günlerinde Karadeniz sahilinde Batı Cephesine cephane ve çeşitli silahlar ulaştırmaya çalışan 50 yaşını aşmış 83 tonluk bir balıkçı teknesi idi. Fırtınalı havalarda saç levhaları zangır zangır titrer, sık sık delindiği için de çimentoyla kapatılmasına çalışılırdı. Geminin komutanı Yüzbaşı Mahmut (Gökbora) Bey’di. Mahmut Bey, çok neşeli, cesur, soğukkanlı ve tecrübeli bir kaptandı.
Karadeniz’deki düşman donanması, bu korkusuz kaptanın köhne teknesini bütün sahillerde arıyor, bulamayınca da rastladıkları ufak takaları batırıyor, şehir ve kasabaları topa tutuyordu.
Şark Cephesi’nde Kazım Karabekir Paşa Ordusunun Ermenilerden elde ettiği mühim miktardaki harp malzemesini Garp Cephesi’ne nakletmek üzere, Rüsumat 4 No. Gemisi, 1921 yılının 15 Ağustos sabahı Batum Limanı’na yanaşmıştı.
Rüsumat 4 No., son sistem 88mm’lik komple bir top bataryasını (4 toplu) bütün cephanesiyle birlikte yüklemiş; Samsun’a doğru yola çıkmıştı. Bu silahlar bir hafta sonra başlayacak olan Sakarya Meydan Muharebesi’ne yetiştirilecekti.
Düşman Rüsumatın yükünü haber almıştı. Batum’da cephane yükleyen diğer gemilerle Rüsumatı yakalamak üzere, süratli iki filoyu Batum istikametine hareket ettirmişti. Dafni ve Panter adlarındaki bu Yunan gemileri 17 Ağustos günü Rize’yi bombardıman etmişti. Bu tarihte, bir başka Yunan filosu da Vona’da (Perşembe) 3 takayı top ateşiyle batırarak, etrafını yıldırmak istemişti.
Rüsumat 4 No., 16 Ağustos akşamı, bütün tehlikeleri göze alarak, Mahmut Kaptan’ın idaresinde, sahile çok yakın şekilde seyre başlamış ve gecenin karanlığından faydalanarak düşman gemilerinin arasından sıyrılıp, 17 Ağustos sabahı Trabzon’a, aynı gün akşam karanlığında da Ordu Limanına ulaşmıştı.
Yunan gemileri, bu arada sahilleri tarıyor; fakat Rüsumatın aldığı tedbirler yüzünden bir türlü kahraman gemiyi bulamıyor. Türk denizcileri, gemilerinden bir tek ışık sızmaması için, karanlıkta çalışıyor, yakınlarından düşman gemileri geçerken, gürültüleri işitilmesin diye makinelerini dahi stop ederek büyük bir gizlilik ve sessizlik içinde, kıymetli yükleriyle yollarına devam ediyorlardı.
Rüsumat 4 No., Ordu limanında iken, Ordu Liman Reisi, Karadeniz Limanlarından düşman gemileri hakkında bilgi toplamıştı. Bu bilgilere göre, düşman gemileri Rize’yi bombardıman etmişlerdi; Ereğli istikametinden de, kıyıları tarayarak düşman gemilerinin gelmekte oldukları öğrenilmişti. Bu durumda ağzına kadar silah ve cephane dolu gemiyi Samsun’a göndermek tehlikeli olacaktı. Bu sırada Samsun’dan alınan bir emirle de, geminin bütün yükünün Ordu’da boşaltılması, bu suretle tehlikenin geçiştirilmesi bildirilmişti.
Bu emir üzerine, Ordu Belediyesi tellallarla gemideki silah ve cephanenin süratle boşaltılacağını ilan etmeye başlamıştı. Bütün Ordulular, yediden yetmişe sahile koşarak, boşaltma işinde vazife aldılar.
Rüsumat No:4., Taşbaşı Mahallesindeki Eski Vali Konağı’nın çok yakınında, kıyıdan ulaşılması kolay bir yerde demirlemişti. Kayık, mavna, taka, motor gibi vasıtalarla gemiye yanaşan Ordulular birkaç saat içinde gemideki bütün silahları ve cephaneyi kıyıya taşımayı başardılar. Ağır silahları, ara sokaklara, cephaneyi de denizden gelecek bombardımandan zarar görmeyecek yerlerde muhafaza altına aldılar. Toplar sökülerek parçalar halinde Liman dairesine taşındı.
Geminin boşaltılmasında, Ordulu gençler büyük bir disiplinle çalışmışlardı. Boşaltma ve taşıma işini idare eden, limanın en güçlü ve namlı denizcilerinden Merhum Hakkı Reis (Gürsoy) idi.
Ertesi gün, 19 Ağustos sabahı, düşman filosu Ordu şehri karşısına gelmişti. Limana giren düşman gemilerinin gördüğü manzara şuydu: Rüsumat gemisi Kinistin Valfısökülerek demirlemiş olduğu yerde batırılmış; baş tarafında, güverte üzerinde çıkan bir yangın ise gemiyi koyu bir duman içerisinde bırakmıştı. Gaz dökülerek paçavra tahta parçalarının tutuşturulması suretiyle çıkarılan bu yangına rağmen, Yunan kruvazöründen indirilen sandala doldurulan bir müfreze, Rüsumatın battığını yakından görmek üzere gemiye yaklaştı. Fakat, o sırada geminin baş tarafına bırakılmış birkaç mermi, yangının tesiriyle patlayınca, müfreze, gemiye daha fazla yaklaşmaktan korkarak derhal kruvazörüne döndü. Yunan gemileri, yapacak bir iş kalmadığını anlamış olacaklar ki, kuru sıkı birkaç topu Boztepe eteklerine savurarak, Trabzon istikametine doğru limandan uzaklaşmaya başladılar.
Düşman gemilerinin uzaklaşmasından sonra, Rüsumatın gemicileriyle Ordu’daki yetkililer, derhal yanmakta olan gemiye çıktılar. Bu sırada baş üstü güvertesi yanmış, baş direkte yanıp devrilmişti. Gemi küpeştelerine kadar suya batmış, makine dairesi ise tamamen suyla dolmuştu.
Sahilde biriken Ordu halkı, Rüsumatın suyunu boşaltmak için aralarında vazife taksimi yaptılar. İlk olarak yangın söndürüldü. Teknede hiçbir arıza yoktu. Sıra suyu boşaltmaya gelmişti. Ordulu gençlerin yanı sıra yaşlılar da evlerinden getirdikleri teneke, kova, tencere gibi eşyalarla yardıma geldiler; büyük bir hızla suyu boşaltmaya başladılar.
Bu arada Hamdi (Karadeniz) adındaki bir delikanlı kirli ve yağlı suların içine dalarak, daracık bir yerde bulunan Kinistin Valfını, bin bir güçlükle yerine takmayı başarmıştı. Hamdi (Karadeniz) efendinin bu başarısı, Rüsumatın içindeki suyun kolaylıkla boşaltılmasını sağladığından, Ordulular daha büyük bir hızla çalışmaya devam ettiler. Bütün bir gün ve gece boyunca devam eden su boşaltma faaliyetine, ertesi gün limana gelen İtalyan bandıralı Remo gemisi de katıldı. Remo gemisinin devri daim tulumbasından istifade edilerek, geminin bütün suları boşaltıldı. Fakat, Rüsumat kuma fazla oturduğu için, hemen yüzme durumuna gelememişti.
Bu defa, Ordu Belediyesi tarafından şehirdeki fındık kırma fabrikalarından sağlanan fındıkkabukları ile geminin kazanları fayrap edildi. Fındık yağı ile makineleri yağlandı. Geminin göz demiri, deniz tarafına atılarak halatı bir vince bağlandı. Yüksek istimle makineler tam yol tornistan çalıştırılırken, vincinde vira edilmesiyle, Rüsumat kumluktan kurtulup, binlerce ahalinin sevinç naralara arasında yüzmeye başladı.
Rüsumat 4 No. Gemisinin kurtarılması çalışmaları tam iki gün sürmüştü. Rüsumat, 20 Ağustos akşamında, boşalttığı cephanelerin yerine yeniden silah ve cephane yüklemek üzere Trabzon’a doğru yola çıktı. Bu sırada Ordulular kıyıda davullar çalıyor, horonlar oynuyor, Rüsumatın kaptan ve tayfalarına hayırlı yolculuklar dileyerek, geminin kurtuluşu için bayram yapıyordu. Rüsumat 4 No. Gemisine, bu seferi dolayısıyla “Gazi” unvanı verilmiştir.
Rüsumat Gemisinin silah ve cephane yüklemek üzere, Trabzon’a gitmesinden sonra, Defni ve Panter adlarındaki Yunan gemileri yeniden Ordu Limanına gelmişlerdi. Her halde yanarken bırakıp gittikleri Rüsumatın enkazını görmeyi arzulamışlardı. Fakat, Ordu kıyılarında hiçbir gemi enkazı göremeyen düşman kaptanları, kıyı boyunca bir aşağı bir yukarı dolaşıp durdular ve bu defa hırlarını Ordu Şehri’nden almak istercesine kıyıya bir salvo ateş aştılar. Bu salvolardan birkaç binanın hasar gördüğü anlaşılmıştır. O saatlerde ise Rüsumat Batum Limanı’na girmek üzereydi.
Bu gazi geminin İstiklal Savaşı sırasındaki hizmetleri bu kadarla bitmemiştir. Gemi 1921 yılının Eylül sonuna kadar Karadeniz kıyılarında silah ve cephane taşıma işini büyük bir başarıyla sürdürmüş ve 1921 yılının 29 Eylül günü, Görele-Eynesil arasında düşman gemileri tarafından batırılmıştır.