Müzik Kültürü
Ordu insanı bölgenin de yapısından kaynaklanan özelliği ile son derece coşkulu, duygulu, hassas ruhlu, sevecen, esprili ve sıcakkanlı bir yapıya sahiptir. Anadolu’muzun diğer yörelerinde olduğu gibi sevincini, kederini, duygu ve düşüncelerini, hasretini, aşkını ve doğaya karşı olan tutkusunu hep türkülere dökmüştür. Genelde Ordu insanının kültür ve sanata olan yeteneği nedeniyle bu dalda ( Türkü) yetiştiren illerden biri olmuştur.
Halk Müziği ve Halk Oyunları
Ordu yöresi Orta Karadeniz Bölgesi içinde geleneksel halk müziği bakımından zengin bir kültüre sahiptir.
Ordu ilinin genel müzik yapısı incelendiği zaman, diğer yöre kültürlerinin etkisinde kaldığı görülmüştür. Genellikle Tokat, Sivas ve hatta Orta Anadolu’dan Yozgat ve kayseri’ye kadar uzanan bir kültür alışverişinin olduğu görülmektedir. Bu nedenle Ordu ilinin geleneksel halk müziği açısından zengin bir yapısı olduğu görülmektedir. Bu durum da Ordu ilinin diğer yörelere nasip olmayacak bir kültürel zenginliğe sahip olması sonucunu doğurmuştur.
Bu zenginliklerin başında geleneksel halk müziğinde icra edilen türküler gelmektedir. Bu türkülerden belli başlıları Efilo havaları, Fingil havaları, Sürmeliler, Kol Bastı havaları, Zeybekler ve Bozlaklardır.
Yöre türküleri daha çok mahalli sanatçılar tarafından icra edilmekle birlikte, yeni derlenen bir çok türkü THM repertuar İnceleme Kurulları tarafından incelenerek Türk halk Müziği Repertuarına kazandırılmıştır. Ordu yöresinin geleneksel halk müziği yapısı incelendiğinde, farklı karakterde birbirinden bağımsız olmakla birlikte birbirinden kopmayan sürekli beraber icra edilen bir müzik kültürünün karşımıza çıktığı görülmektedir.
Yapılan inceleme ve alan araştırmalarında elde edilen bilgiler sonucunda Ordu ilinin geleneksel halk müziği başlıca üç ana bölgeye ayrılmakta ve bu bölgeler içerisinde farklı karakterlerde icra edilmektedir. Bu üç ana bölge içerisinde okunan türküler seyir ve makam olarak birbirine uzak mesafededir. Bu bölgelerin musıkî karakterleri başlıca; sahil kesim, orta kesim ve iç kesim olarak üç bölgeye ayırmak mümkündür.
Sahil Kesim: Bu kesimde genellikle “ Sürmeli Havaları ve Zeybek ve Eşkıya Havaları” çalınıp söylenmektedir. Bu kesimde okunan türkülerle civar illerde okunan türküler karakter ve yapı olarak birbirleriyle icra yönünden benzerlikler göstermekle birlikte, ortak icra edilen türkülerin de olduğu görülmektedir.
Ege Bölgesinde türkülerinde görülen ve zeybek türküleri olarak da bilinen efe türkülerinden ya da benzerlerinden bazılarını Ordu ilimizde görmek mümkündür.
Ortak Kesim: Orta kesimde diğer kesimlerden farklı olarak, Fingil Çeşitlemeleri adıyla bilinen kıvrak ve oynak havalar, türküler okunmakta ve çalınmaktadır.
Fingil Havaları: Fingil havaları genellikle hareketli ve kıvrak tarzda okunan, oyunları olan havalara denir. Fingil havaları daha çok yirmili yaşlardaki gençlerin söyledikleri ve “sokak başı havaları” olarak ta bilinmektedir.
Sokak başı meyhane
Asmadandır gapısı
Ben gözüme aldırdım
On beş sene mapusu
… gibi türküler örnek olarak verilebilir.
İç Kesim: Ordu ilinin Sahil ve Orta kesiminde okunan türküler karakter ve seyir açısında farklılıklar gösterir. İç Kesim diye tabir edilen ve Orta Anadolu Bölümü ve bu bölgeye yakın kesimlerde söylenen türküleri tanımlamak için söylenir. Bu bölümde okunan türkülerde Tokat, Reşadiye, Niksar, Almus türkülerinin etkileri, yöre türkülerinde kendini gösterir.
Bozlak Havaları: Genellikle Orta Anadolu’ya yakın kesimlerde, bu tarz havalar olmasına rağmen çok fazla örnekleri bulunmamaktadır. Bu tarz türkülerin ezgi ve ritimsel özelliklerinde Orta Anadolu Bölgesinde bulunan bazı illerin genel müzik karakterlerinden esintiler bulmak mümkündür. Bu tarz türkülere verilebilecek en önemli örnek “Ova Garibi” adıyla bilinen ve söylenen türküdür. Genellikle kırık hava ile başlayan ve daha sonra uzun havaya dönen yapısı vardır. Bu türkü yörenin geleneksel halk müziği karakterine benzemese de yöre halkı tarafından benimsenerek geleneksel türkülerinin içerisine katmıştır. Türkünün asıl adı “Uva Garibi” ve sözleri Aşık Garip’e aittir. Ordu ilinde ova bulunmamasına karşın türkünün sözlerinin yerel ağız ile söylenişiyle değişime uğramış ve anlam değişikliği olmuştur. Uva kelimesinin anlamı; ulaşılması zor, imkânsız veya şehir hayatından uzak ve dağlık yerlerde yaşamış insanları tanımlamak için kullanılan bir kelimedir.
Ordu ilinin geleneksel halk müziği içerisinde seyreden ancak; hiçbir bölgeye ait olmayan havalar bulunmaktadır. Bu havalar “Kol Bastı veya Kolcu Havaları” , “Yol Havaları” bu tarz havalar genellikle iç kesimle orta kesim arasında kalan yerlerde daha çok okunmakla birlikte; bu tür havalar bazen sahil kesiminde de duymak mümkündür.
Kol Bastı (Kolcu) Havaları: Yapılan araştırmalar sonucunda Kol bastı veya Kolcu Havalarının iki türlü anlatımla ortaya çıktığı söylenmektedir.
Birinci rivayete göre: Yörenin ormanlık alanının koyup kollanması amacıyla devlet tarafından görevli memurlara halk tarafından korucu anlamına gelen “kolcu” adını takmışlardır. Korucuların geldiğini haber vermek amacıyla da halk tarafından bir gözcü görevlendirilirmiş. Gözcüler korucular geldiğini arkadaşlarına duyurmak için türküler söyler ve arkadaşlarına bir çeşit gizli mesaj iletirmiş. İkinci rivayete göre ise; Cumhuriyetin ilk yıllarında veya daha öncesinde gençlerin rahatça türkü söyleyip eğlenmek için daha çok ormanlık alanları, bağ evleri tercih ederlerdi. Bir çeşit “oturak âlemleri” olarak nitelendirilecek bu etkinlikler “kolcular” tarafından basıldıkları için “Kol Bastı Havaları” olarak isimlendirilmiştir.
Bu tür havalara örnek olarak:
Dere boyu kavaklar
Açtı yeşil yapraklar
Ben sana doyamadım
Doysun gara topraklar
Hadi gülüm yandan yandan yandan
Biz korkmayız ondan bundan
veya
Yaylanın çimeninde
Kuzu yayılır kuzu
Günde bu gün ki gündür
Sallan yosmanın kızı, oyna yosmanın kızı
Aman gizi çeçen gızı
Sen allar giy ben gırmızı
Çıkalım dağlar başına
Sen gül topla ben nergizi
İmece Türküleri: Genellikle iş türküleri olarak ta bilinmektedir. Bu tür türküler; tarlada, bağda, bahçede çalışan genç kız ve oğlanların çalışma sırasında birbirlerine atmış oldukları manilerin zamanla ezgiye dönüştüğü türkülerdir. Karadeniz Bölgesinin ve Ordu’nun arazi yapısı gereği köyler karşılıklı yamaçlarda kurumuştur. Karşı yamaçtan bir imeci bir başka yamaçtaki imeci kızı seyrediyor ve beğenerek maniler, türküler sıralar. Bu şekilde karşılıklı atışmalar imeci türkülerinin ortaya çıkmasını sağlar. Bir imeci türküsüne örnek olarak:
İmeciler geliyor
Eli gara gazmalı
Ben yarimi tanıdım
Başı sarı yazmalı
Açma da Amman kapıları esmesin yeller
Pencereden kaçta gel duymasın eller.
Ordu Türkülerinde Görülen
Makamsal ve Ritimsel Özellikler
Ordu ili ve civarındaki yerlerde okunan türküler genellikle 9/8, 2/4, 9/16’lık ritimler içerisinde seyretmekle birlikte, bazı türkülerin giriş kısımlarında serbest ritimle okunan bölümlerde bulunmaktadır. (Uva veya Ova Garibi)
Yöre türkülerinin makamsal seyirlerine bakıldığı zaman Türk Halk Müziğinde “Müstezad Ayağı” adıyla bilinen ancak Klasik Türk Sanat Müziğinde ise; tam karşılığı olmasa bile “çergah” ve “rast” dizisine benzeyen “Do” kararlı diziler oldukları görülmektedir.
Türkü dizilerinin aldığı arızaların hemen hemen hepsi; Mi, Mi bemol, Fa, Fa diyez, natürel Do ve Sibemol arızalarıdır. Bu arızaların yanında natürel seslerle icra edilen türküler de bulunmaktadır.
Efilo Havaları: İlk etapta “Efilo” kelimesinin çıkış noktası ve kelimenin anlamına baktığımızda karşımıza iki sonuç çıkmaktadır. Yöre kültürünü araştırmış uzman kişi sanatçı ve kaynak kişilere göre Efilo denildiği zaman, (O) lakap sonundaki “….oğlu” kelimesinin kısaltılmışı hali olarak kullanıldığı sonucuna varılmaktadır. Karadeniz bölgesini özellikle de Ordu, Giresun, Tokat illeri ve civarında çeşitli sülalelere mensup olan kişilere lakaplarıyla hitap edilmektedir. Mesela; Mehmetoğlu’nun yerine “oğlu” kısmı yerine kısaca “O” kullanılmış ve “Mehmedo” biçiminde söylenmiştir.
EFİL AĞA çeşitli yörelerden öğrenmiş olduğu mani dörtlüklerinin üzerine bizzat kendisi tarafından bestelenen ezgi kalıplarını döşeyerek türkülere kendi adını vermiştir. Yörede okunan bu tarz türkülere “EFİLO HAVALARI” da denmesine rağmen “Yüksek Havalar” olarak ta isimlendirilmektedir. Böyle denmesini en büyük sebeplerinden birisi de, türkülerin dik seslerde okunmasıdır.