1932 yılında Ordu merkeze bağlı Öceli köyünde doğan İhsan GÜRDAL, evli dört çocuk babasıdır. Küçük yaşlarda sanat hayatına atılmış ilk önce geleneksel müzik konusunda ilgisi oluşmuş o zamanlarda yörede yaşayan din adamı olan hafız Yusuf’tan bağlama icra ve türkü okuma konusundaki becerilerini edinmeye çalışmış kendisinden geleneksel ve din kültürü konusunda da feyz almıştır. Daha sonra yöresel müzikler konusunda abisi Mustafa Gürdal, Ali Osman Tiryaki, Agop usta, Muhsin Tercan, İbrahim Ömür, gibi mahalli sanatçı nitelikli ustalardan repertuvar ve enstrüman birikimini pekiştirmiştir.
Aldığı birikimle İhsan Gürdal 1980 yılında Ordu ilinde Türk Halk Müziği dershanesi açmış ve yöre müziğin kuşaktan kuşağa aktarılması konusunda katkıda bulunmuştur.
Sanatçı ileriki zamanlarda yakma ve dağlama sanatı konusunda çalışmalara başlamıştır. Bu sanat eski bir Türk geleneği olarak bu zaman kadar ulaşmıştır. Sanatçı eserlerini uygulayacağı tuval için açık renkli, lekesiz ve yumuşak olmasından dolayı gürgen ve kavak ağaçlarını tercih etmiştir. Yüzlerce yaptığı eserleri sergilemek üzere İzmir İstanbul Ankara, TrabzonSamsun, Giresun Ordu, Diyarbakır gibi illerde sergi açmıştır. Son zamanlarda istiridye ve deniz kabuklarını değerlendirerek tablo yapımına farklı bir renk kazandırmıştır.
İhsan Gürdal’ın yaptığı yakma sanatı ile birkaç örnek incelendiğinde; hat sanatında bolca kullanılan Allah ve Muhammet yazısı farklı bir bakış açısıyla yakma sanatında kullanarak farklı bir boyut kazandırmıştır.
Söz konusu çalışmada onların karşısında el pençe durulur ve yere göğe sığmayan “Cenab-ı Allah” sadece insan kalbine sığarım diyerek sanatını güzel bir anlatımla sergilemiştir.
Başka bir eserinde İnsan hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulü ve Türkiye’nin Nato’ya geçmesi ile bu olayı sanatına şu şekilde aktarmıştır. Söz konusu beyannameyi imzalayan milletleri elleri arasına almış ikiyüzlü bir kadın var ve bir elinde biberon bir elinde mermi unsurunu göstererek zıtlığı ortaya koyan bir gönderme yapmıştır.
Diğer bir sanatında dünya nimet sofrasıdır, Cenab-ı Allah bütün nimetlerini sunmuştur. Bütün canlılar dünya nimetlerinden yararlanır.
Deyim ve atasözlerinden Hacı Bektaşi Velinin Eline diline beline sahip ol sözünden el motifini alarak buradan iyilik yada kötülük çıkacağı, belde kadın ve erkek siluetlerini birleştirmiş ve dil unsuruna da gem vurarak ölçülü konuşmasını resmetmiştir. Son yıllara yakma ve dağlama sanatı konusunda çırak yetişmemesini kaygıyla ifade etmektedir.
